“Ayşe ilkokul birinci sınıfa yeni başlamış bir öğrencidir. Okulun başlamasından itibaren Ayşe de sabahları karın ağrıları, mide bulantıları başlamış evden ayrılma Ayşe ve ailesi için bir krize dönüşmüştür. Aile ilk başta bu durumun geçici olduğunu düşünsede 20 gün geçmesine rağmen Ayşe halen okula gitmekte ve sınıfta annesi olmadan kalmakta güçlük yaşamaktadır. Bu süreçte mide bulantıları, ağlama krizleri, anneye sarılma-ayrılmak istememe ve öfke davranışları sık görülen davranış örüntüleri olmuştur…”
Eğer çocuğunuzda veya etrafınızda yukarıda ki örneğe benzer bir durum yaşadıysanız bir bağlanma krizi ile karşı karşıya olduğunuz söylenebilir.
Psikoloji biliminin en önemli kuramlarından biri olan bağlanma kuramı John Bowlby tarafından ortaya konulmuştur. Bu kurama göre bebek ve annesi(ya da ilk bakıcısı) arasındaki ilişki ve duygusal bağı yaşamın ilk anlarından itibaren başlamakta ve etkileri hayat boyu devam etmektedir. Öyle ki Bowlby’e göre bağlanma, çocuğun hayatta kalabilmesi ve gelişmesi için temel bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyaç özellikle kritik zaman aralığı olan erken dönem çocukluk yaşantılarında, uygun bir biçimde karşılanmadığında olumsuz etkilerini ömür boyu sürebilmektedir. Bu sebeple eğer çocuğun bağlanma gereksinimi sağlıklı bir biçimde karşılanmadığı takdirde, çocuğun kendillik imgesi zayıf olacaktır. Başka bir deyişle “ anne babası tarafından istenmediğini düşünen bir çocuk hiç kimse tarafından istenmediğine inanacaktır.”
Çocuk gelişimine yönelik çok önemli bulguları ortaya koyan Bowlby’nin bağlanma kuramı, Kanadalı psikolog Mary Ainsworth tarafından test edilmek istenmiştir. Bu kapsamda “Yabancı Ortam Çalışması (A Strange Situation)” değerlendirme tekniğini geliştiren Ainsworth, bu değerlendirme tekniği sayesinde çocuklarda bulunan farklı bağlanma şekillerini ortaya çıkarmıştır.
Marry Ainsworth’un Yabancı Ortamlar Deneyi
Marry Ainsworth’un yabancı ortamlar deneyinde Ainsworth, 12 ile 18 aylık bebeklerin birincil bakıcılarıyla ilişkilerinde yaşadıkları güvenlik seviyesini test eden deneysel bir prosedür tasarladı.
Gözlem laboratuvarında yapılan bu çalışmada odanın iki sandalye, oyun alanı ve oyuncak seti bulunmaktadır. Bebeğin sandalyesinin etrafında onun seveceği ve keyif alacağı türden oyuncaklar yer alır. Öncelikle bebek, bebeğin annesi ve yabancı bir kişinin bulunduğu bu deneyde bebek, psikolojik açıdan 3 zor durumla karşı karşıya kalır: “anneden ayrı kalma, yabancı bir kişiyle beraber olmak zorunda kalma ve yabancı olduğu, hiç tanımadığı bir çevrede bulunma”. Yaklaşık 20 dk süren deney prosedürü sekiz adımdan oluşmaktadır:
- Bebek ve annenin odaya girmesi
- Bebeğin odayı keşfetmeye başlaması (Anne odada)
- Yabancı bir kişinin odaya girmesi ve anneyle konuşması, aynı zamanda bebeğe yaklaşıp iletişim kurmaya çalışması
- Annenin odadan çıkmasıyla bebek ve yabancı kişinin odada yalnız bırakılması
- Annenin odaya geri dönmesi ve yabancı kişinin odadan çıkması. Anne ve bebeğin tekrar yalnız kalması
- Annenin odadan çıkması ve bebeğin odada yalnız bırakılması
- Yabancı kişinin odaya girerek bebeğin yanına gelmesi
- Annenin odaya dönmesi ve yabancı kişinin tekrar odadan çıkması
Gerçekleşen deneyde Ainsworth yabancı ortamlar deneyi sonucunda kişide üç bağlanma stili olduğunu raporlamıştır: güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanma.
Güvenli Bağlanma
En sık gözlemlenen bağlanma çeşidi olarak görülmüştür. Güvenli bağlanma kuran bebekler, anne dışarı çıksa bile onun geri geleceğinden emin olduğu için herhangi bir olumsuz tepki göstermeyebilir ya da huzursuzluk gösterse bile anne odaya tekrar döndüğünde hızlıca mutlu, güvenli ruh haline yeniden geri döner. Bu bebekler yabancı ortamlara girdiklerinde anneden tamamen kopmamakla birlikte daha cesurdurlar ve etrafı keşfetmek isterler. Çocuklarda güvenli bağlanmanın oluşabilmesi için annenin(ya da ilk bakıcı) çocuktan gelen tepkilere duyarlı olması ve çocuğun ihtiyaçlarına uygun şekilde yanıt vermesi gerekmektedir. Bu sayede, erken dönem çocukluk yaşantılarında birey, karşıdakine güven duyma ve öz değerlik inancını geliştirebilir.
Güvensiz -Kaygılı Bağlanma
Güvensiz kaygılı bağlanma tarzında sahip bebekler, anne odaya tekrar geldiğinde anneye yönelik karmaşık tepkiler gösterebilmektedir. Bu bebekler bir taraftan annenin kucağından ayrılmak istemezken diğer yandan anne odadan ayrıldığı için öfke davranışları sergiler. Annenin ortamdan uzaklaşması, yalnız başına kalmak, yabancı bir ortamda bırakılmak ya da yabancı biriyle kalmak kaygılık bağlanma tarzına sahip çocuklar için büyük risk barındırır ve onların davranış ve ruhsal tepkilerini oldukça farklılaştırabilir. Bu çocuklarda yabancı bir ortama girme ya da yalnız kalma durumunda kaygı, ağlama krizi, öfke, mide bulantısı gibi fiziksel ve ruhsal durumlar görülebilir. Güvensiz kaygılı bağlanma sergileyen çocukların erken dönem yaşantılarında, anneyle(ilk bakıcı) güvenli bir bağ kuramadağı ve çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanması esnasında ilk güven nesnesinin(anne-ilk bakıcı) kimi zaman ilgi ve değer gösterirken kimi zaman göstermemesinin bu duruma neden olabileceği öngörülmektedir.
Güvensiz-Kaçınmacı Bağlanma
Güvensiz bağlanma (veya kaçınma) davranışları sergileyen bebeklerin annelerinden bağımsız hareket ettiği görülür. . Bebeklerin yaklaşık yüzde 15’inde güvensiz bağlanma görülmüştür. Güvensiz bağlanma gösteren çocuklar, annenin odadan ayrılmasına veya odaya geri dönmesine sıradışı bir tepki vermezler. Güvensiz bağlanma tarzına sahip çocuklar, anne ortamdan ayrıldığında farklı bir tepki vermedikleri gibi, anne geri geldiğinde de anneye çok ilgi göstermez. Yabancı ortamda bulunmanın onların davranış ve ruhsal tepkileri üzerinde etkisi neredeyse gözlemlenmez ve etrafı keşfetme, oyuncaklarıyla oynama vb. davranışları sergilemeye devam ederler. Erken çocukluk yaşantılarında annenin(ilk bakıcı) bebekle fiziksel-duygusal temasta yeterince bulunmadığı(bulunamadığı) veya çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı durumlarda güvensiz-kaçınmacı bağlanma tarzınının gelişmesine neden olabilir.
Daha sonra yapılan bazı araştırmalar dördüncü bir bağlanma tarzını tanımladılar.
Güvensiz- Dağınık Bağlanma
Bu bağlanma tarzına sahip çocuklarda güven nesnesine(anne- ilk bakıcı) yönelik hem güven duymada hem de yabancı bir ortamda etrafı keşfetmede dağınık davranış örüntüleri ve duygu tepkileri görülmektedir. Dağınık bağlanma tarzına sahip çocuklar bir taraftan güven nesnesine(anne- ilk bakıcı) yönelik yakınlaşma davranışına girerken diğer yandan kaçınma davranışı gösterebilmektedir. Erken dönem çocukluk yaşantılarında bakım sağlayan kişi tarafından fiziksel ve duygusal şiddet gören çocukların dağınık bağlanma tarzı geliştirebilecekleri öngörülmektedir.
PÜRREAL PSİKOLOJİ
“YETİŞKİN İLİŞKİLERİNDE BAĞLILIK VE BAĞIMLILIK” yazısı için tıklayınız.